ben gök yarılacak da tüm sırlar üzerimize gürleyerek yağacak diye nefesimi tutup gözlerimi kapadım.
herkes öyle yapmış ama onlar bilinmezliğin hazzını tatmaya yummuş ziyalarını.
ben daha alışacağım o zaman.
rindlerin keyfi yerinde, zahidler sıkıntıda olduğunda ben korkunun avcunda kalıveririm yoksa.
“harâbâtı görenler her biri hâletin söyler
safâsın nakl eder rindân, zâhid sıkletin söyler“
***
aslında ben onu bugün daha bir sevdim. düşlerimizi tokuştursak da denize denize eğsek ya başımızı. o zaman olur.
“birisi çekip alsa ya bizi.. bu dipsiz kuyudan” der demez o, endişeden kaskatı olmuş duvarları bir bakışımızla deleriz sandım.
aklımızdan geçenleri saymadık. ama yakıştı birbirine bir yığın çıldırmış şarkı sözü de kolumuza girince.
ben daha düş kuracağım o zaman.
akıldan muafiyet diye birşey olmasa gerçek saray olmazmış yoksa.
“ne zapt-ı hâkim-i şer’i, ne hükm-i zâbit-i aklî
cünûn iklîmini seyreyleyenler rahatın söyler”
***
dilimden düşen her sözde biraz buğu var
söylediğim herşeyi bana boyuyorum o zaman.
çingene çalınca yiğit, naçar söyleyince hafif…
halimi anlatmaya bu yorgunlukla kalkmazdım yoksa.
“meyân-ı güft ü gûda bed-meniş, îhâm eder kubhun
şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler“
"insanla insan arasında değil, insanla kelime arasında"
1 yorum:
ne kadar hoş bir sürpriz oldu bana.
inceliğiniz ve yer verdiğiniz için çok teşekkür ederim .
Yorum Gönder