Bir kere tuttu mu insan hayatın elinden
Bir daha bırakmamalı
Zira, onun ne zaman elini gevşeteceği
ya da bırakacağı hiç bilinmez.
Bir kere tuttumu hayat insanın elini,
İlk nefesi, ilk çığlığı hediye ettiğinde
Her şeyin başlangıcı ve bitişi birbirine o kadar yakınken
Tırnakları iyice geçirmeli tutunmak için…
Zira onun ne zaman şapkayı alıp kapıdan çıkacağı belli olmaz
Kocaman bir saçmalıkken hayat başlı başına
Alınan her nefes arasında bir saçmalık da kendi katmamalı insan
Minnacık kalbini taşıyabileceğinden fazla yükle doldurmamalı
Bir deniz kıyısında oh çekerken
Bir dağ yamacında derin bir nefes almalı.
Yaşam katili insanların yüzüne
En alaycısından bir bakış atıp
Ağzını yayık ayran kıvamında bükebilmeli insan.
Minik kalbinin üzerine yapışan kırgınlık lekelerini
Ön yıkamalı programda
Uzun uzun çitilemeli
Yaşamaya yatmalı insan
‘Bugün var yarın yok’ olan zamanın içinde
Tasa hamallığı yapmak yerine
Neşe tüccarlığından geçinmeli
Tepesi attığında insan
Haydaaa! deyip bir harmandalı oynamalı
Dizleri yere vura vura
Sıkıntının ağırlığını
toprağa bırakmalı
Sabah uyanıp, görünce suretini aynada
‘ne güzelsin bugün’ deyip deyip
Öpebilmeli kendini insan.
Her şeyin geçip gittiğini,
Gidiyor olduğunu
Ve hep gideceğini
Bile bile
Söyleye söyleye…
Bir kere tuttu mu insan hayatın elinden
Bir kere tuttu mu hayat insanın elini,
Tüm saçmalığın içinde ‘değmez be’ deyip deyip
‘Sen yoksan dünya da yok’u terennüm ederek
El el yürüyüp gitmeli işte…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder