
(Öykümüz Türkiye'de geçiyor olsaydı; sevgili aileyi, ellerinde sopa, çocuğu evdeki yemek masasının etrafında kovalarken düşleyebilirdik. Yıl 1965'dir; Türkiye, buluğ çağı sorunları ile ilgilenen psikologların sayısı bakımından yetersizdir ve saçmalamakta ısrar eden çocuklar Robin Lee gibi 16 yaşına bassalar da dayak tabii ki cennetten çıkmadır. Ama burası Amerika.) Sevgili aile bu isteği kabul eder. Robin Lee zaten yıllardır ailesi ile yelken yapmaktadır. Babasının parası vardır, tekne alınabilir ama hepsinden önemlisi, babası da Robin Lee'nin denize açılmasını istemektedir. Kendisinin yapamadığını oğlu yapmalı ve tek başına yedi deniz aşan en genç insan olarak tarihe geçmelidir.

Hamile eşi Patty ile çocukken ayrıldığı Los Angeles'ta kucaklaştığında Robin Lee genç bir erkek olmuştu; denizden pek hoşlanmayan genç bir erkek! Birkaç kez bırakmak istediği dünya turuna babasının ve National Geographic'in baskıları nedeniyle devam ettiği, yolda karşılaşıp aşık olduğu Patty'den uzak kaldığı için öfkeli bir genç adam...
Çiçek çocuklarının hakim olduğu Stanford Üniversitesi'ne eşi ile birlikte öğrenci olarak girdiğinde umutluydu. Ama kendi deyişi ile "devrim isteyen Maocu profesörleri en çok alkışlayanların Mercedes ve Jaguar sahibi öğrenciler" olduğunu görünce okumaktan vazgeçti. Bu da yetmedi "açık denizden yaklaşıldığında beton ve asfalt kokan" Kaliforniya'dan eşiyle birlikte ayrıldı, yazdığı Dove adlı kitabın geliri ile Amerika'nın doğası en sert eyaletlerinden Montana'da arazi alıp, çocuğunu da mektupla eğitmeye karar verdi.
Yani denizlerin ortasında değil, Amerika kıtasının göbeğinde yaşamayı seçti. En yakın komşusu beş kilometre ötedeydi ve onun için mutluluk, "vurduğu geyik omzunda evine dönerken, karısı ve çocuğunun onu kapıda beklemesiydi."
Şimdi nerede olduğu belli değil. Yaşadığını söyleyenler de var, bir motosiklet kazasında öldüğünü de. Elvis gibi yani.
- İşte bu da, iddiacı babayı mutlu, gerçekleştireni mutsuz etmiş bir kahramanlık öyküsü. Düşler alınır, tekneler satılır. Tekne ve denizcilik fuarlarına gidenler buralarda düşlerini yaşarlar. Kimi düşlediği ama satın alamayacağını bildiği tekneyi bir kez daha görür, okşar kendinden emin bir şekilde; kimi önümüzdeki yıl değiştireceği elektronik aygıtların yerine hangilerini alacağına ve yenilediği teknesi ile hangi sulara yelken açacağına karar verir.
Hürriyet/24 Aralık 2005
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder