bir noktadan sonsuz sayıda doğru geçer

Çarşamba, Şubat 6


Bu yüzden her şey... Şey!
Havada hava, günlerde gün, evlerde sarmısak-soğan,
Hepsi bu işte basit, olağan!
Her şey Şey diri, inandıklarımızdır belki de yalan.
Abarttığımızdır,
Küldür herkesin payına kalan...

Demek demek külleri temizlemeden ateş yakılmazmışş...
Hay aksi şeytan.Sebebi bu ola ki tüttü sadece, is kokusunda söndü.

Amma her ŞEYİN bir çaresi var, olsun bulurum.
Benim işim bu.
Külleri sağ mecraya ittim mi, al sana temiz bir ızgara, yakarım orda yakılacak ne varsa.

İnançlarımı elletmem.
Varsın yalan olsun.
Sana ne...
O na ne...
Kime ne...
Onlardan ne zaman vazgeçeceğimi kendim bilirim.

En basiti karmaşaya,
en olağanı olanaksıza,
en sonu en başa,
en zalimi en iyiye,
en diriyi ölüye,
ölüyü diriye,
en aptalı en akıllıya,
en korkağı en cesura,
en azı en çoka,
borcumu alacağa,
alacağı borca,
reddi kabule,
kabulü redde,
cezayı ödüle
çevirdi ise beynim ruhum..,
kime ne?
Bu beni oyunum. Benim sorunum...

Sabah benim sabahım.
Gece benim.
Gün benim,güneş benim.
El benim, ayak benim.
Dil benim, söz benim.

Tembelliğim de bu yüzden.
Kolaycı olmalı hayatta.
Bilirim ki en zor zanaat yalan icrasıdır.
Yapanlar bilir.
Zor iştir adamı yorar ki hem de nasıl.
Bir iken iki edeceksin.
İki iken üçç,

Veee..,
yine de zaman zaman,
en yıkıcı fırtınaların,
en uyduruk hikayelerin,
en yüksek faturaların,
en sahtekar yüzlerin,
en sert tokatların muhatabı isem..,
inandı isem..,
kimseye hiç kimseye yoktur şikayetim.
Kendime bile.
Devir böyle bir devir, alem böyle bir alemmm...

Demek ki..,
külleri iteleyip sağ yana öyle tutuşturacaksın. Yaktığın nesneye göre harını sen belirleyeceksin.
İster nefesinle körükleyeceksin, ister için için yansın bekleyeceksin.
Değil mi ki..,
yoluma saptı,
değil mi ki
el değdirdi gizlerime
değil mi ki
maskesi yapışmıştı yüzüne..,
indiremedi karanlıklara gizlendi, için için yakacaklarımdandır.

Hiç yorum yok: