Kadının giderek özgürlüğünü kazanmasının yaşantımızı nasıl etkilediği binbir doktora tezine gebe. Konu hassas sayıldığından, feminist yaklaşımlar ağır bastığından yeteri kadar eleştirel mesafe alınamıyor, kadının yeni rolü üzerine kimi düşüncelere ister istemez bir tür otosansür uygulanıyor.

Oysa eşitliğin getirdiği başka gelişmeler de var. Örneğin eskiden sigara içen kadın ayıplanır, nerdeyse fahişe muamelesi görürdü. Şimdi böyle bir sorun yok. Kadın da, erkek gibi istediği yerde istediği kadar sigara içiyor.
**Eşitliğini böylece ispatlamış olurken, gayriihtiyari erkeklerin bile bile kendine zarar verme özelliğini de kaçınılmaz olarak taklit etmiş oluyor. Artık kadının da gırtlak ya da akciğer kanserinden ölme olasılığı erkeklerden düşük olmadığı gibi, çocukları da sağlık sorunlarıyla doğabilir.
Kadınlar eşit haklara sahip oldukça okullardaki eğitim kalitesinin düştüğüne ilişkin bir yazı okumuştum.
İkinci Dünya Savaşı yıllarına kadar ABD'de kadınların evde oturması beklenir, ekmek parasını erkekler getirirdi. Savaşla birlikte erkekler cepheye gidince kadınlar vatanı kurtarmak uğruna savaş sanayiine sevk edildi, fabrikalarda erkeklerden boşalan işlere yerleştirildiler. Kendilerine güven geldi. Sınırlı ve az sayıda Yahudi, Zenci ve kadınların da alındığı üniversite kapılarını zorladılar. Bir zamanlar sade erkeklere açık olan mesleklere girdiler, doktor, avukat, mühendis, asker oldular.
Meslek seçimi çoğaldıkça, eskiden ancak öğretmen olabilen yetenekli kadınlar, erkeklerle aynı işler için rekabet ederken, öğretmenlik alanı yeteneksiz kadınlarla, başka işlerde kadınlarla rekabet edemeyen yeteneksiz erkeklere kaldı.
Özellikle ilkokullarda kalitesiz öğretmenlerle birlikte, eğitimin de kalitesi düştü.
Erkeklerin, birçok kültürde binlerce yıldır sorgulanmadan süregelen egemenliği,
Tanrı denince akla bir erkeğin gelmesi,
peygamberlerin silme erkek olması,
günümüzde de seks köleliğinin küreselleşen kapitalizme layık bir şekilde güçlenmesi,
reklamlarda, kadınların cinselliğinin her zamankinden çok pazarlanması,
şeriatla yönetilen İslam ülkelerinde ırzına geçilen kadının ifadesinin bile geçersiz sayılması,
bunlara rağmen erkeklerin bulaşık yıkarım demesinin kayda değer bir gelişme sayılması karşısında,
kadınların uyanışının yumuşak tepkilerle dile getirildiği söylenebilir.
Ancak bugünkü kuşakların belki pek de tanımadığı 'aptal sarışın kadın' imajından kurtulmuşken; şimdi de televizyon dizilerinde, filmlerde güçsüz, gülünç, salak erkek imajıyla karşılaşmaktayız.
Özellikle televizyondaki aile dizilerinde, pot kıran, her şeyi berbat eden, en ufak bir konu komşu probleminde çaresiz düşen erkek, vaziyete el koyup onu kurtaransa kadın.
Kadınlara ve eşcinsellere yönelik eşitlik arayışlarının yaşantımıza çeşitlilik getirmesi beklenirken bunun, artık çocuk yapılmasında bile kendisine ihtiyaç duyulmayan erkek cinsinin küçümsenerek, alaya alınarak yapılmasının gelecekteki toplumsal maliyeti meraka değer.

Oysa eşitliğin getirdiği başka gelişmeler de var. Örneğin eskiden sigara içen kadın ayıplanır, nerdeyse fahişe muamelesi görürdü. Şimdi böyle bir sorun yok. Kadın da, erkek gibi istediği yerde istediği kadar sigara içiyor.
**Eşitliğini böylece ispatlamış olurken, gayriihtiyari erkeklerin bile bile kendine zarar verme özelliğini de kaçınılmaz olarak taklit etmiş oluyor. Artık kadının da gırtlak ya da akciğer kanserinden ölme olasılığı erkeklerden düşük olmadığı gibi, çocukları da sağlık sorunlarıyla doğabilir.
Kadınlar eşit haklara sahip oldukça okullardaki eğitim kalitesinin düştüğüne ilişkin bir yazı okumuştum.
İkinci Dünya Savaşı yıllarına kadar ABD'de kadınların evde oturması beklenir, ekmek parasını erkekler getirirdi. Savaşla birlikte erkekler cepheye gidince kadınlar vatanı kurtarmak uğruna savaş sanayiine sevk edildi, fabrikalarda erkeklerden boşalan işlere yerleştirildiler. Kendilerine güven geldi. Sınırlı ve az sayıda Yahudi, Zenci ve kadınların da alındığı üniversite kapılarını zorladılar. Bir zamanlar sade erkeklere açık olan mesleklere girdiler, doktor, avukat, mühendis, asker oldular.
Meslek seçimi çoğaldıkça, eskiden ancak öğretmen olabilen yetenekli kadınlar, erkeklerle aynı işler için rekabet ederken, öğretmenlik alanı yeteneksiz kadınlarla, başka işlerde kadınlarla rekabet edemeyen yeteneksiz erkeklere kaldı.
Özellikle ilkokullarda kalitesiz öğretmenlerle birlikte, eğitimin de kalitesi düştü.
Erkeklerin, birçok kültürde binlerce yıldır sorgulanmadan süregelen egemenliği,
Tanrı denince akla bir erkeğin gelmesi,
peygamberlerin silme erkek olması,
günümüzde de seks köleliğinin küreselleşen kapitalizme layık bir şekilde güçlenmesi,
reklamlarda, kadınların cinselliğinin her zamankinden çok pazarlanması,
şeriatla yönetilen İslam ülkelerinde ırzına geçilen kadının ifadesinin bile geçersiz sayılması,
bunlara rağmen erkeklerin bulaşık yıkarım demesinin kayda değer bir gelişme sayılması karşısında,
kadınların uyanışının yumuşak tepkilerle dile getirildiği söylenebilir.

Özellikle televizyondaki aile dizilerinde, pot kıran, her şeyi berbat eden, en ufak bir konu komşu probleminde çaresiz düşen erkek, vaziyete el koyup onu kurtaransa kadın.
Kadınlara ve eşcinsellere yönelik eşitlik arayışlarının yaşantımıza çeşitlilik getirmesi beklenirken bunun, artık çocuk yapılmasında bile kendisine ihtiyaç duyulmayan erkek cinsinin küçümsenerek, alaya alınarak yapılmasının gelecekteki toplumsal maliyeti meraka değer.
Gündüz Vassaf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder