bir noktadan sonsuz sayıda doğru geçer: KEŞKE

Pazartesi, Ağustos 18

KEŞKE

sakin akan bir nehrin kıyısında
keşke
gizemli kokusu olsaydım bir çiçeğin
yolun oraya düştüğünde
baştan aşağı kaplasaydım seni

keşke
ney misali geceleri
gönlünün nağmeleri eşliğinde çalsaydım
rüzgarın omzunda salınan
bir tahtırevanın üstünde uyuyarak
girseydim evinin kapısından

keşke
ışıkları gibi bir bahar güneşinin
seher vakti pencerenden parlayıp
tiril tiril ipek perdelerin ardından
gözlerinin rengini görseydim
parlak meclisinde keşke

tebessümü olsaydım bir kadehin
yeisli bir gece yarısı
uykulu bir sarhoş,
bir yorgun olsaydım

keşke
parlak bir ayna gibi
gönlüm,gülümsemen ve suretinle
sabahları bedenimde kaysaydı
okşayan ellerinin sıcaklığı
güzün yaprakları gibi

keşke
seyretseydin raksımı
gece yarısı mehtabın altında
evinde,bahçenin ortasında
heyecanlarım
velvele ve kavgalar etse
koşup dursaydı

keşke
hatırası gibi hoş bir kadının
süzülüp sessizce gönlüne
görseydim gözlerine ansızın
kendi güzelliğine kamaşan gözlerle
tenha başucunda
vücudum

yandırıp günah mumlarını
bu tatlı günahkarlıkla
yakıp koparsaydı
benim hasretsenin iman bağlarını

keşke
hayatın yemyeşil dalları
sen
benim elem çiçeklerimi koparıp
ve keşke şiirimde
eyy yaşama sevinci
hayatımın kaynağı
görseydin sırlarımın kıvılcımlarını...

Furuğ Ferruhzad

Hiç yorum yok: