raflardan, aynalardan, dudak boyasından
öteye düşüyorsun
en naif dizelerimi esirgiyorum
insanlığımı aldırdığım
günlerden bitkin
kaçak ayak izlerim
ve sende buluyorum
en yakışır yerini
endamının
cesetleri kanıyor
kıpkırmızı
ellerimde kız kaçıran
çığlığı boynumda borçlu
kalakalan
kaçak kan izleri
gözlerini çağırıyorum
aniden
kanı donduruyor
gözlerime bakıyorsun
uzun uzun
kızıl deniz eriyip
ikiye ayrılıyor
bildiklerimi yalanlıyorum
ve tüm tarih yazıcıları
şairleri ve ilim irfan elçilerini
dervişlere yaklaşıyorum
gözlerini bekliyorum
ezan uzak kuran tuzak
kutsal dairelerim
tapınaklarım ayaklarıma dar
göğe merdiven
yere yediveren
seke seke yalnızlığım
oyunuma uygun bir taş arıyorum
buluyorum
içimden içime
savurup o taşı
çizgilere basıyorum
gözetleme kulesi boş
oyunuma yandaş
bir çift yaramaz çizgili çorap
vaktimi aşıyorum
akşam ezanını kaçırmış
sabah vaktinde
aniden
duymuşum evin özlemini
babamı unutmuşum
sokak sokak koşmuşum
seke seke telaşım
çok hızlı koşmuşum
düşmüş dizim
cebimden dökülen taşlardan
aşırıp
gölgemi bulmuşum
düştüğü yerden
dizimdeki yaranın
kabuğunu sıyırıp
ayağa kalkmışım
ve gölgem gözlerinmiş
bakmışız yan sokağa
iki çift çizgili çorap
dizlerinden akan
kana rağmen
koşmuşlar yan sokağa
sek sek oynamaya
yol boyu taş topla
yere yediveren başım
cebimde hiç kalmadı
gözlerin
sek sek taşı
gök merdivenimin
SİNEM KOYUN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder