bir noktadan sonsuz sayıda doğru geçer: DİDİŞME!! DEĞİŞ!!

Pazartesi, Temmuz 21

DİDİŞME!! DEĞİŞ!!


Türümüzün en çelişkili, git gelli ilişkilerinden biri evlilik.
Ortada kimse yokken, yaşımız bile tutmazken, evliliğin turşusunu kurar, hayalimizdeki eşimizi her türlü vesileyle yaşatırız. Bir de onu bulduğumuzu mu sandık? Akan sular durur. Evlenebilmek için deveye hendek atlattırır, atlatamazsak intihar bile eder, katil bile oluruz.
Evlendikten sonta?
Polonyalıların kurtuluşlarini kutladıkları 11 Kasım'da Varşova şehir meydanında birikmiş kalabalığın içindeyim. Bürokratlar, politikacılar, askerler birbiri ardına nutuk atıyor. Oltasına balık bekleyen biri gibi gözlem peşindeyken birdenbire yakaladım ilk ikizlerimi. Ne kadar da çok 'ikizlesen çift' varmış. Birinin elinde poşet varsa öbürü de öyle. Paltolu kocalar paltolu karılarıyla, parkalı kocalar parkalı karılarıyla. Biri şapkasız sa öbürü de öyle. Koyu renkli koyu renkliyle, açik renkli açık. Birinin sırtında sırt çantası varsa yanındakininde de.
Karı kocanın zaman icinde ses tonlarindan kiyafetlerine kadar ne kadar birbirlerine benzedikleri dehşet verici değil mi?
Evlenmeden önce, evliliklerin 50. yıl kutlamalarında yapılan konuşmaları dinlemenizi tavsiye ederim. Kutlanan coşku değil sabırdır. Kutlanan 50 yıl birbirlerini idare etmiş olmak, 50 yıl sonra nihayet birbirlerini anlamış olmaktır.
İki kişi arasındaki evlilik türünün ne kadar sorunlu olduğunu hepimiz biliriz. Türümüzün işlediği cinayetlerin çoğu karı koca arasında.
Arkadaşlarımızla ne kadar iyi geçiniriz yoksa.
Kendimden de biliyorum.
Bence iki yüzlüyüz.
Kendimizi iyi huylu, sabırlı, seven, sevilen kişiler olarak biliriz. Kanıtı arkadaşlarımızla ilişkilerimiz. Bin yıllık dostlarımız.
Ya eşimiz?
Odur her tartışmayı, tatsızlığı başlatan. Eşimizdir dinlemesini bilmeyen. İnatçı olan. Sözümüzü kesen. Bizim ne kadar fedakar, anlayışlı birisi olduğumuzu takdir etmeyen.
Arkadaşlarımızla her buluştuğumuzda bin yıl görüşmemiş gibi kucaklaşır, öpüşür, en güler yüzümüz, sevecen bakışlarımızla beslerimiz dostluğumuzu. Tartışmalarımızda birbirimizi dinleriz. Uyumluyuzdur.
İki yüzlüyüz çünkü arkadaşlarımızı kullanırız bizi iyi bilsinler diye.
İki yüzlüyüz çünkü arkadaşımızın tarafını tutarız eşiyle olan geçimsizliğinde.
İki yüzlüyüz çünkü arkadaşlarımızı bile aldatırız onların eşleriyle.
Azıcık daha kendimiz gibi olsak. Birisiyle geçinmeyi, öbürüyle geçinmemeyi otomatiğe bağlamasak. Arkadaşlarımızla bu denli uyumlu olmasak. Bakarsınız eşimizle çok daha iyi anlaşırız.
Çok sevdiğim bir çift var. Bir gün biri eşinden sözederken, "Bunca yıl beraberiz, hep beni şaşırtıyor" demişti.
İlşkilerimizi besleyen aynı olmak değil, Nazım Hikmet'in sözleriyle, "Çocuk gibi bakarcasına şaşarak yaşamak".

Gündüz Vassaf

Hiç yorum yok: