bir noktadan sonsuz sayıda doğru geçer: Hem'cinslerim...

Cumartesi, Eylül 20

Hem'cinslerim...

Hani hemcinslerime de kızmıyor değilim ama..., 
Biraz da samimi olmak gerekiyor...(yazıyla da üç nokta) 
Hadi samimi olalım,,,
Hadi günah çıkaralım,,, 
'SEN YANMASAN BEN YANMASAM BİZ YANMASAK NASIL ÇIKAR KARANLIKLAR AYDINLIĞA'
tüm bir bakış açısını ifade etse de; doğru bir önerme, net bir soru oysa,
Özelleştirilmeli!!!
ÖZ'eleştirilmeli!!!
Ki; Hiç kimseden çekmedim kadınlardan çektiğim kadar, naçizane ömrümde...
Sanırım ilkin anne 'kadın'a dair negatif ayrımcılığı sergiler. Hani 'kızım da olsun istiyorum ama, illa oğlum olsun' dramatik bir arzu'dur. Üstelik iç sesimizin böyle bir ezberi, ya da genetik kodu vardır,,, ve tüm farkındalıklarımız bu iç sese? genetik koda? ne ise halen müdahale edememiş, sus artık bakayım sen diyememiştir.
Tüm cinsel sapkınlık paranoyalarımızı kız çocuklarımız üzerine geliştirir, kimimiz hayli felaket senaryolu, kimimiz hayli despot, kimimiz daha entellektüel söylemlerle amma illa onların beyinlerine de sağlıklı beslenme menüsünün protein/vitamin değerleri gibi olmazsa olmaz biçimde çocukluğundan itibaren yıllara sari bir yayılım içinde tohumlandırır, filizlendirir, meyvelerini de 'ahlaklı' lezzette hem yiyip, hem de eşe dosta ikram için almak isteriz. 
Eğer ki illa sıfatına haiz erkek çocuğumuz da var ise; onun da gözünü açmak lazımdır, velhasıl şöyle tazesinden bir eksik eteğin eteğine düşüverip, tüm sermayesi heba oluverecektir. Oğullarımız hele ki yeni yetme'ye başladıklarında ah ne saf, ne temiz kalpli, ne de kandırılmaya müsaittirler.., ve şu kadın, kız milleti diye salınıp gezen 'hem cinslerimiz' aslında bir şeytandır...,

Ben kadınların, kendi makus talihlerini? pek de yenmek gayreti, amacı içinde olmadıklarını düşünüyorum,,, yukarıdaki kısa bir anekdot,,, yaşamın her anı, her mekanı, her türlü perspektifi içinde çoğaltılabilir. 
Hayatın kendisini var'etme erkine sahip olmamız,,, hayatı yaşama biçimimizi de tümden resmetme erkini yine bize zimmetlemiştir. 
Bu her çağda, her toplumda böyledir, geçerlidir... Bizim, yani kadınların,,, tamamen, topyekün bir biçimde dünyada 'kadın' olgusunun duruşuna dair gerçekçi bir rahatsızlığımız yoktur. Hiçbir çağda olmamıştır. Bu yüzden kadın haklarına dair edinimler uzun yıllara sirayet eden mücadelelere sahne olmuş,,, bu mücadelelere karşı en sert muhalefet yine kadınlardan gelmiştir.
Ve kadınlar, erkeğin her yaşta sığındığı 'anne', seviştiği 'sevgili', kucakladığı 'kızı' olarak hep hayatlarının merkezinde bir yerde, ya tüm bunlarla, ya da herhangi biri olarak illa ki vardılar, anlamlıydılar... Bunların her biri, ya da herhangi biri için; erkekler çalıştılar, çabaladılar, yaşadılar, yaşattılar, öldüler, öldürdüler.., galiba biz kadınlar biraz da kendimize biçtiğimiz elbiseyi giyiyoruz...

1 yorum:

GULTEINEN ENKELINI dedi ki...

"biz kadınlar biraz da kendimize biçtiğimiz elbiseyi giyiyoruz..." nefis bir tanim.
tebrikler!
keske BU billboard lara asilabilse!