bir noktadan sonsuz sayıda doğru geçer: Bir kere tuttu mu insan hayatın elinden

Pazar, Ekim 12

Bir kere tuttu mu insan hayatın elinden


Bir kere tuttu mu insan hayatın elinden

Bir daha bırakmamalı

Zira, onun ne zaman elini gevşeteceği

ya da bırakacağı hiç bilinmez.


Bir kere tuttumu hayat insanın elini,

İlk nefesi, ilk çığlığı hediye ettiğinde

Her şeyin başlangıcı ve bitişi birbirine o kadar yakınken

Tırnakları iyice geçirmeli tutunmak için…

Zira onun ne zaman şapkayı alıp kapıdan çıkacağı belli olmaz



Kocaman bir saçmalıkken hayat başlı başına

Alınan her nefes arasında bir saçmalık da kendi katmamalı insan

Minnacık kalbini taşıyabileceğinden fazla yükle doldurmamalı

Bir deniz kıyısında oh çekerken

Bir dağ yamacında derin bir nefes almalı.


Yaşam katili insanların yüzüne

En alaycısından bir bakış atıp

Ağzını yayık ayran kıvamında bükebilmeli insan.

Minik kalbinin üzerine yapışan kırgınlık lekelerini

Ön yıkamalı programda

Uzun uzun çitilemeli


Yaşamaya yatmalı insan

‘Bugün var yarın yok’ olan zamanın içinde

Tasa hamallığı yapmak yerine

Neşe tüccarlığından geçinmeli


Tepesi attığında insan

Haydaaa! deyip bir harmandalı oynamalı

Dizleri yere vura vura

Sıkıntının ağırlığını

toprağa bırakmalı


Sabah uyanıp, görünce suretini aynada

‘ne güzelsin bugün’ deyip deyip

Öpebilmeli kendini insan.

Her şeyin geçip gittiğini,

Gidiyor olduğunu

Ve hep gideceğini

Bile bile

Söyleye söyleye…


Bir kere tuttu mu insan hayatın elinden

Bir kere tuttu mu hayat insanın elini,

Tüm saçmalığın içinde ‘değmez be’ deyip deyip

‘Sen yoksan dünya da yok’u terennüm ederek

El el yürüyüp gitmeli işte…


GÖZDE BEDELOĞLU

Hiç yorum yok: